Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taşranın Yargıç Belediye Başkanları.

Ağırlıklı yabancı konuklardan oluşan, konusunun Yargı süreçleri olduğu   bir toplantıya katılmıştım. Çay arasında yabancı uzman bir konuk  taşrada yargı sürecinini çok merak ettiğini bu konudaki tecrübelerimi paylaşmamı rica etti..Özellikle basit davalarda : esnaf alacak verecek, küçük anlaşmazlık kavgaları, karı koca kavgaları konularında vatandaşın adliye sürecinde nasıl bir yol izlediğini sordu. Cevabım  kendisini çok şaşırtmıştı.Evet orada da ifade ettiğim gibi: Taşrada özellikle bahse konu olan bu küçük davalarda yargıç belediye başkanıdır.Vatandaş önce ona gider.Hatta çoğu zaman saatin bile önemi yoktur.Karısı ile kavga eden koca, tarla anlaşmazlığı komşular, alacak -verecek anlaşmazlığı esnaf  davaları gecenin bir yarısında belediye başkanının evinde çözülür.Yurdum insanları, yurdum başkanları... Yaklaşık 20 yıldır yüzlerce belediye başkanı tanıdım.Büyük bir çoğunluğunun gönül ve hizmet adamı olduğunu söylemekten ülkem adına gurur duyuyorum.

Sizin köyde eşek yok mu?

Yıl 2011. Yer :Estonya büyük elçiliği. Toplantı konusu; bilişim teknolojileri. Bir süre sonra konu demokrasi ve seçime geldi. Estonyalı hanım elindeki bir çipli kartı göstererek ülkesindeki seçimlere dünyanın her yerinden İnternet üzerinden o kart ile katılabildiğini söyledi.Toplantıdaki Türk dostlar şaşkınlıkla dinlediler. Estonyalı konuşmacı bize dönüp, bu teknolojinin çok erişilmez olmadığını Türk bilişim sektörünün de buna erişebileceğini söyledi. Söz sırası beni bulduğunda.Bu teknolojinin elbette erişilebilinir olduğunu ancak demokrasi ve seçme anlayışının da gelişmiş teknoloji kadar ileri olması gerektiğinden söz ettim. Estonyalı hanım söylediklerimi çok anlam vermemesine rağmen  nezaketle dinledi. Ama dönüş yolundaki sohbetimizde Türk dostların  beni çok iyi anladıklarını emin oldum.Önce Sami abi :"ya hakikatten her seçimde bizim hanım -tamam bey senin dediğine oy kullanacağım- der ama bugüne kadar hiç de bilemedim ki, bence tek özgür alan orası değişmesin hakikatten"

Seçim demokrasi sürecinin sonucu değil, başlangıcıdır.

Demokrasi bir sosyal yaşama tekniğidir.Canlı bir organizmadır.Bu nedenle de sürekli değişkenlere sahiptir.Küreselleşen dünyada toplum dinamikleri sürekli değişkenlik gösterirken, seçimi; yıllarca yetki verilmiş bir otoriteye bağlamak elbette sancılar yaratır.Özellikle yerel yönetimlere kendi dinamikleri ile yerinden yönetimle ilgili yetkilendirmeler yapılarak bu yetkileri yerel toplumun istediğine göre şekillendirecek mekanizmaların kurulması gerekliliği vardır. 2006 yılında kanunla kurulan Kent Konseyleri oluşumun işlevsellikten uzak olması,  zaman zaman toplumu, demokratik hakları için kendiliğinden organize olmaya zorlamıştır. Demem o ki; Toplum dinamikleri ile demokrasinin işlevselliğinin entegre olması için binlerce değişken varken, demokrasi kavramına sadece bir yönetim şekli olarak bakılamaz.Demokrasi bir yaşam anlayışıdır, kanunlar ile sınırlandırılamaz.. Kanunlar demokrasinin uygulanmasının özgürlük ve haklarının korunması için sadece bir araçtır. Toplumun kamusal alanlar

sosyal sorunluluk...

Sosyal sorumluluk projesi kavramı maalesef dejenere olmuş anlam ve amaçlarını yitirmiştir. Her kim yada kuruluş mahalle, köy, kasaba, vatan, vatandaş,toplum,devlet,yardım kelimelerinden bir yada bir kaçını bir araya getiren bir proje yapıyorsa tanım hemen sosyal sorumluluk projesi oluveriyor.Sosyal sorumluk kavramında temelde beklenen amaç; ticari kurumların para kazandıkları toplumun yaşama alanındaki konulara da duyarlılığıdır. Çogu Şirket tarafından bu duyarlılık yine ticari beklenti haline dönüşmüştür. Önce bir sivil toplum kuruluşu projeyi düşünür oluşturur.Şirkette bu sosyal sorunluluk projesinin temasından çok popüler değerini ölçer ve tıpkı bir medya reklam projejsi gibi satın alır. Niyetinde dahi etik olmayan bu davranış nasıl bir sosyal sorumluluk anlayışıdır ki? Bu süreç bir süredir öyle bir hal almıştır ki ; bazı sivil toplum kuruluşları medya ajansları gibi sosyal sorumlulu Elma ile armudu da karıştırmamak lazım. k projesi adı altında şirketlere reklam mecrası olu

Belediye başkanı profilleri

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Belediye yönetimi tamamen başkanın liderlik vasfı üzerine kurulu bir yapıdır.Ülkemizde belediye başkanlık anlayışı ve yapılarından biraz bahsedeyim. Birinci profil Başkan   Yaptıkları tüm icraatları bir iş adamı yaklaşımı ile etüt edip çözer.Yaptıkları işin hukuki olup olmadığı konusunda görüş almak dışında tek başına karar alır ve uygulamaya koyar.Meclis ve encümen gerektiren kararlarda dahi tek söz sahibi konumundadır. Ara yöneticileri de etkin ve inisiyatif sahibidirler. Bazen inandıkları yatırımları mevzuat elvermese bile riske girip yaparlar.Dürüst ve samimidirler. Çoğunun yüksek siyasi hedefleri vardır.Bir kısmı da uzunca yıllar o kentin belediye başkanı olmayı hedefler. İkinci Profil Başkan Dürüstlük zırhını öyle giymişlerdir ki maalesef iş yapamaz haldedirler.Kimse onları ikna edemez.Yatırım ve icraat yapamaz. Her şeye şüphe ile bakarlar.Bu tür belediyeler bürokrasi çarkının dişlilerinde ezilir.Ara yöneticilerde inisiyatif yoktur.B

Her birey siyasi olmalıdır

Siyaset veya Politika , devlet  işlerini düzenleme ve yürütme sanatı ilgili özel görüş veya anlayış diye tanımlanmaktadır. Ben ülkemin insanı çok seviyorum. Bizler cumhuriyet kurulduğudan beri kahve köşelerinde, halk otobüslerinde , berberde, kasapta manavda hemen hemen her yerde devleti kurtarırız. Ateşli ateşli projeler anlatır, fikirler ortaya koyarız. Ama nedense bunları hep sadece bir arada iken düşünür yogunlaşırız. O hararetli tartışmalarda hep bir siyasetçi edası sebebleri sonuçları bir bir sıralarız. Sonra mı? Kasaptan etimizi alır, berberde kolanyamızı sürünür, manav çıkışı elimizdeki bir kilo dometes poşeti  ile o halk otobüsten ineriz.Kafamız bir süre daha meşguldur.Mahallenin sokağında eve doğru yürürken söyleniriz yine... " ah bir fırsat veren olmadı ki" deriz. Sanatçı milletiz vesselam.
Oy insanlığa yön veren toplum pusulasıdır.